
Datça’yla özdeşleşen Can Yücel’i bir makalede anlatmak yetmezdi elbette.
Datça’yı onunla andığımız Can Yücel’in biraz da hayatından bahsedelim bu makalede;
21 Ağustos 1926 yılında, ikiz kız kardeşi Canan (Canan Yücel Eronat- Yazar – 1926-2013) ile birlikte, İstanbul’da dünyaya gelir Can Yücel.
Babasına hasret büyüyen Yücel, babasını görebilmek için sık sık hasta taklidi yapan bir çocuk olur.
“ Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim” mısralarıyla da bunu dile getirir.
Babası, Japonya açıklarında batan Ertuğrul Fırkateyni’nin kaptanı Ali Paşa’nın torunu, 1938-1945 yılları arasında Celal Bayar kabinesinde Milli Eğitim Bakanlığı görevi yapan Hasan Ali Yücel’dir. Entelektüel, çalışkan, devrimci ve idealist bir kişiliğe sahip; üniversiteler ve köy enstitüleri için çalışmalarda bulunan, edebiyat ve tercümanlığa büyük önem veren bir babaya hasret kalmak da oldukça anlaşılır değil mi?
Babasının tutkulu tercüme projesinin etkisinden olsa gerek; Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde filoloji bölümüne kayıt yaptırır, Latince ve Yunanca okur. Sonrasında ise Cambridge’de devam eder tahsiline.
13 yaşında yazmaya başladığı şiirleri o İngiltere’deyken Bedri Rahminin kapak tasarımını yaptığı şiir kitabı yayınlanır. Ancak Bakanlığın olanaklarından faydalandığı düşülmemesi için babasının kitabın satışına izin vermemesi; Can Yücel’in 1950’de şiirlerini tekrar ele almasına ve Yazma ismiyle tekrar oluşturmasına neden olur.
Bir dönem dergi ve gazetelerde de yazarlığını sürmüştür.
Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yapan Yücel askerliğini Kore’de gerçekleştirmiş, 1958’de ülkeye dönüş yapmıştır.
1956 yılında Güler Yücel ile evlenir, iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu dünyaya gelir (Hasan)
Yurda döndükten bir süre sonra turizmi ile gelişmiş güzel Ege’nin Bodrum ve Marmaris bölgelerinde turist rehberliği yapan Yücel, Bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamına İstanbul’da devam eder.
1962 yılında İngiltere’deyken, 1709 yılına ait, taş baskı, Latin harfleri ile yazılmış bir Türkçe dil bilgisi kitabı bulması, o dönemde büyük yankı uyandırırken, yurda döndüğünde Che Guevara ve Mao’dan yaptığı çeviriler sebebiyle 1971 ihtilali sırasında 15 yıl hapse mahkum edilir. 1974’deki af ile tekrar özgürlüğüne kavuşurken, siyasi görüşleri ve yorumları nedeniyle de eleştirilmeye ve yargılanmaya devam eder.
1996’da Emek Partisi kurucularından Can Yücel, 1999 seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi İzmir Milletvekili adayı olmuş, ancak aynı yıl 12 Ağustos 1999’da İzmir’de yaşamını yitirmiş, vasiyeti üzerine Datça’da defin edilmiştir.
Can Yücel’in vefatından sonra, Yücel’in kalemine, görüşlerine, diline uygun olmayan, onu gerçeğiyle yansıtmayan 50’ye yakın sahte şiir metinleri ortaya çıkması eşi Güler Yücel ve ailesini oldukça üzmüştür.